31 Temmuz 2013 Çarşamba

Herşey Ne Çabuk Eskiyor

Gözlerimi kapatıp çok eskilere ,bir daha asla gidemeyecegim diyarlara gittim.Özlemle,anılarımla,kaybettiklerimle.Gözümde yaş ha aktı ha akacak .Boğazım düğüm,yutkanamıyorum.Ne cabuk gecti seneler anne ,hersey ne kadar da eskidi. Bugune bakıyorumda eskiden olmak istediğim yasta ve özgürlükteyim.Ama desene bana özgürlük bu hayatın neresinde.Gücüm kime ,kime karşı güç savasım.Ben degilmiyim yenen de yenilende.Avuclarım artık oyuncaklarımı sıkıca tutuyorda ya içinde ki hayallerim.Onlar nerede??? Zaman akıp gidiyor ...Gölgesine sığınmış gidenlerin arkasından merakla bakıyoruz.Ben gibi...Sevdiklerime ,umuduma,kahramanlarıma .İçinden kurtulmak isteyipte şimdilerde özlediğim hayatı görmeye çalışıyorum.Dudaklarım bükülüyor eski fotoğraflara baktıkça.Her resimde artık bu da yok diyorum ve her gecen gün kaybettiklerime bir kişi daha ekleniyor,eksiliyorum.Sonra yanımda olanlar için dua ediyorum yaradana ,beni daha eksiltme diye.Özlüyorum anne üç tekerlekli bisikletimi,alişimi,anneannemi,bayram sofralarını özlüyorum.Saçımı örmeni,beni bebek halimle sevmeni çok özlüyorum. Herşey ne kadar çabuk eskiyor anne.Sen hiç eskime olur mu?Sen hep kal hayatımda.Bugünümde yarınımda her anımda kahramanım sen ol.Hayat ögretiyor ki seni biri daima sevmeli ama hep bebek halinle.

5 Ocak 2013 Cumartesi

Kırmızı

Bir kadeh şarap devirir herşeyi...Aşkıda alır içine yasıda açlığı tokluğu da.İnsanları seversin o an söversinde.Geçmiş hep gözündedir,fondaki müzik yalnızlığına eş zamanlı kadeh kaldıran arkadaş.Dostum şerefine senin için dersin ama aslında kadeh geride kalmış yıllarına kalkar.Çocuklugun gelir aklına,adım atmaya başlarken sana yoldaşlık eden ilk kırmızı pabuçların...Heyecanlı,yaramaz,saf,bilgisiz hallerin.Efkarlanır iyice içer içlenirsin.Gelmişin geçmişin elinde gibi sayarsın da sayarsın.İlk aşkının kulakları iyice çınlar,sen beni terk etmeseydin ben düşmedim bu hallere diye hayıflanırsın.İlk öpücük ilk karın ağrısı ve dayanılan ilk gerçek acı...Sonra acılar hep bencilliktir aşk oyuncak olmuştur elinde.Aşkıda gömersin kadehe,anan baban gelir aklına derinden bir offfff çekersin.Tarifi yoktur anlatamazsın hızlı hızlı yudumlarsın şarabını,için yanar,pişmanlığın artar.Keşke,keşke masamda olsaydınız diye dalarsın derinlere.Bir iki üç derken bakmışın şişe denize yolcu olmuş çoktan.Dalgalar;ilk adımlarını,aşkını ,ananı babanı almış götürmüş... Elimde kalan boş kadehi bilmediğim geleceğime kaldırıyorum.Şerefine çocukluğum,şerefine aşkım ,şerefine anne,şerefine baba ...Eyyyy hayat bu son kadeh senin şerefine ,bunca yıl sarhoş ettin beni,bundan sonra boş kaldıracağım kadehi yaşlandığımda pişmanlığıma kaldırmayayım diye... Neslihan Kır Unan

1 Ocak 2013 Salı

Hoşgeldin

Hoşgeldin ...Rakamlarla değişen yeni hayaller kurduğumuz yeni kocaman bir sene.İyiki görmüşüz iyi ki görüp yeni bir yaş almışız diyebilmemiz tek temennim. Herkes başka yaşar her günü,herkesin mumu farklı ışık verir başka evlerde.Kimileri aşktan üşür kimilerinin aşkına,yastıklara dökülen yaşlar tanıklık eder.Çaresiz olan da vardır,doyumsuz olanda.Egolarımız,isteklerimiz herşeyimizi yönetir ve bizler hep mutsuz oluruz.Ta ki farkındalıgımızı ve benliğimizi tanıyana kadar.Benim kendimle tanışmam yirmi sekiz yaşında oldu.Geç kalmadan sorgulamaya ,aldığım nefesin sebebini bulmaya çalıştım ve o zaman yeniden doğup kurulabilecek hayallerle yaşamaya başladım.İlk başlarda garip bir sersemlik herşeyi olumlama halleri canlıları sebepsiz sevme uykusuzluk iştahsızlık bir boşluk hâli.Ne zamanki hayallerim basit ve sıradan bir hal aldı ben de o zaman gercek ve geçerli nefes aldım. Artık hayatı farkındayım.Israrla söylediğim 'İstanbul dışında yaşamamam' cümlesi aslında bana ait olmayan bir dayatmaymış.Köylerde de yaşanırmış,yeşil varmış,deniz sadece serinlenecek bir su değil gözlerimin deriniymiş,Yaradanı hatırlatan enginlikmiş.Bir tabakla da doyuluyormuş aslında ,şükretmesini bildikten sonra.Giyim sadece güzel görünme için değil karakterimizi anlatmamızın bir rengiymiş.Anne sadece doğuran değil yaşamanın en anlamlı haliymiş ve Aşk, kendini mutlu etmek için uzatılan el değil yolu beraber yarılayıp beraber tamamlayan,iki ayrı bedende alınan tek nefesmiş... Yeni yılda hayatı yaşamak hedefimiz olsun,basamakları hızlı çıkmak için başkalarını harcamayalım,bir ekmek paylaşıldıktan sonra herkese yeter ,yeterki haketmek için ter akıtalım. Biri size ne kadar güleryüzlüsün diyorsa,bir düşünüp soralım kendimize,gülüşümüz gözlerimizden mi yanaklarımıza süzülüyor???Sevelim,sevilmeyi hakedelim. Sevgiyle nice yıllara...

25 Kasım 2012 Pazar

Pamuk Şekerim

Bugün bir tuhaf içim...İçim dışıma taşmak isteyen sel suları gibi.Dolup Dolup içime akıyorum.Geçmişi hatırladıkca hep aynı duygu.kaybettiklerimi çok özlüyorum. Pamuğum,seni çok özlüyorum.Duygularımı tanımaya başlayıp,seni kaybettiğim güne kadar hep aynı is doldu yüreğimde.Aşk,ama sadece sana.. Hep en büyüktün benim için.sırdaşım,huzurum,suyum,nefesim.Sen benim için mutluluktun.Şimdi bunları yazarken bile dudaklarım tebessümle seni anıyor. Hatırlar mısın?Maaş almaya gittiğimiz günler erkenden kalkar alelacele kahvaltı eder,güzelce giyinir dedeme bir şey söylemeden çıkardık evin o dik yokuşunu.Sen o yokuşda her tıkandıgında korkardım,bir gün beni terk edip gideceksin diye.Nefes almaların düzelince dünyanın en mutlu çocuğu olurdum.Elimden tutar yol boyu hiç bırakamazdın.Maaşımızı alır ,karnımızı doyurur ,yaz ise çilekli çikolatalı dondurmamızı yer sonra da deli gibi alışveriş yapar,evimize dönerdik.Eve dönerken aldığın pamuk şekerin tadı hala damağımda.Ben seni çok sevdim anneannem hem de çok.Evim,aşım,sıcağımdın.İlk aşık olduğumda anlatabildigim dostumdun.Şimdi seni satır aralarında anlatmak,hepsi geçmişte kalmış gibi yazmak bana çok dokunuyor. Son nefesini verirken "tamam" dedim,seninle yolculugumuz buraya kadarmış.Elini tuttum,seslendim,duymadın.Öptüm,ağladım başında ama olmadı.Senin bana veda ettiğin gün benim dünyaya ilk gözlerimi açtığım,senin benimle ilk tanıştığın gündü.Doğum günüm senin ölüm günün oldu.İlk defa sensiz girdim yeni yaşıma,hala daha da sensizim.Artık pasta üfleyip sevinçle karşılayamıyorum yeni yaşımı.Her Kasım'ın on sekizinde bir kez daha doluyor gözlerim,tekrar tekrar hıçkırıyorum özlemle... Bıraktığın her şey yerli yerinde.Mutfakta tabaklar aynı rafta,kırmızı halılar yerinde,yatağın sol köşe de artık dedemi ağırlıyor,perdeler senin istediğin gibi her Bayram kolalı,sadece artık sofra bir kişi eksik.Senden sonra eve gelenler azaldı,zil artık daha az çalıyor.Senin gibi yemekler pişiremesemde her ramazan senin ruhuna aşûre yapıp o çok sevdiğin komşularına dağıtıyorum.Kıyafetlerin dolapta hiçbirini vermeye kıyamadık,annem arada havalandırıp aynı yerine asıyor.Seni her özlediğimde sabun kokan geceliğini kollayıp içime hapsediyorum kokunu.Çok şey değişti,değişiyorda.Değişmeyen tek şey sol yanım hala çok acıyor.Kanayan yaraları zaman kapatırmış.Yaram sadece kabuk bağladı ama canım ala çok acıyor.Şunu bil ki anneannem sen benim hala sırdaşım tek dostumdun.Bazen seninle dertleşirken biraz yastığım ıslanıyor sonra tekrar devam ediyorum anlatmaya.Hasta olunca sitem ettiğimde oluyor,niye bana sen bakmıyorsun diye.Yaşadığım tüm karmaşık hikayeler,hepsi hasretten. Damağımda hep güzel tatlar bıraktığın için ,evini bana açıp yuva yaptığın için,her okul sabahı usanmadan açlarımı ördüğün için,beni sevgiye doyurdugun için herseyden önemlisi ilerde çocuklarıma anlatacağım anılarımın kahramanı olduğun için sonsuz teşekkürler Pamuk Şekerim...Seninle geçen yıllardaki gibi hep tatlı ve huzurlu ol yerinde.Seni çok seven Cadı torunun seni hep çok sevecek...

4 Kasım 2012 Pazar

Kaldırım Taşı

Yazdan kalma bir pazar gunüne uyandım.Camı actım hava mis gibi kokuyor,sokaklar cıvıl cıvıldı.Sohbetle gecen bir kahvaltıdan sonra güneşi kaçırmamalıyım düşüncesiyle hazırlanmaya başladım.Onu mu giysem bunu mu giysem,sacım oldu mu gibi gereksiz zaman harcamaktan sonra koyuldum yola.Gunu yasamak isteyen herkes atmıştı kendini dışarıya.Gunu Bağdat caddesinde geçirmeye karar verip girdik trafiğe.Uzun bir yürüyüş,yemek ,muhabbet derken güneş batmış,Pazartesi sendromunun mutsuzluğu insanların yüzüne düşmüştü bile.Artık eve dönme vaktiydi ki ,bir ses;bir mendil almaz mısınız?Önce anlamadım denileni yola devam ettim,sonra tekrardan Allah ayırmasın güzel kızım.Algım açıldı ve arkamı dönerek sesi aradım.Temiz yüzlü bir teyze hafifçe bir tebessümle yineledi cümlesini,güzel kızım bir mendil almaz mısın?Çanatama elimi attım parayı usulca verirken naif bir sesle hep mutlu ol yavrum ,dedi.O kısacık cümle orada kitledi beni"hep mutlu ol".O kadar etkilendim ki,o tonlamadaki samimiyet,iyi niyet beni kadınla konuşmaya itti.Caddenin ara sokağında kaldırımın kenarına oturmuş insanların onu farketmesini bekliyor,etrafa tuhaf bir bakış atıyordu.Oturdum yanına sende mutlu ol teyzecigim diyerek konuşmaya başladım.Şaşkınlıkla baktı yüzüme ,niye oturdu der gibi. Çocukluğumdan beri insanlarla konuşmayı hep sevmiş,hikayelerini merak etmişimdir.Aynı merakla başladım sohbete. Teyzecigim yakınlarda mı oturuyorsun? Yok kızım uzaktan geliyorum buraya,Sarıgazi'de oturuyorum. Çoluğun çocuğun eşin yok mu? Var çok şükür. Eeee çalışmıyorlar mı? Oğlum var bir tane bebekken çocuk felci gecirdi,senelerce hem yoklukla hem onun tedavisi ile uğraştık.Allah razı olsun kocam çalıştı eve getirdi hep,bizi kimseye muhtaç etmedi ama o da geçen sene trafik kazası geçirdi,şimdi yatalak.Eve ben bakıyorum.Senelerce o bize baktı şimdi sıra bende. Yüzündeki gurur,vefa duygusu beni aldı götürdü. Haklısın teyzeciğim dedim.Çok cümle kurmak istedim ama kuramadım.Herşey bir kaç cümlede özetliydi zaten. Yaşadığım duyguları belli etmemek için uzaklaşmak istedim yanından ,yoksa hüngür hüngür ağlayacaktım yanında. Çok memnun oldum,yolum buraya düştükce size rastlarsam yine sohbet ederiz. İnşallah kızım inşallah.Allah yüzünü hep güldürsün deyip uğurladı beni. Üç beş adım sonra , Güzel kızım mendilini unuttun. Titrek bir sesle ben almasan teyzeciğim,mendilim var bir dahakine iki tane alırım olmaz mı? Olmaz sen al bunu bir dahakine yine alırsın Allah ömür verirse. Allah ömür verirse. Pamuk ipliğine bağlı bir hayatı herkes ne kadar farklı hikayelerle yaşıyordu.Ağlaya ağlaya döndüm eve ,yol boyu kadını ,çocuğunu duygularını düşündüm.Ne kadar empati kurmaya çalışsamda onun gibi hissedemezdim.Anlamaya çalıştım ,en azından kadın olarak anlamaya çalıştım.Hayattan ne kadar farklı isteklerimiz vardı, oysa ki o da kadındı bende.O da güzel olmalıydı,o da giyinip kuşanabilirdi.Ama o sadece eve ekmek götürmenin derdinde bizler ise doyumsuz duygularımızın esiri , tüketim bir hayatın pençesindeydik. Aslında o bizden daha özgür,istekleri ana ihtiyaçlarla sınırlı,umutları daha olası ve gerçekçiydi.Cömert bir dünyaya doğmamak kaderi ve yine de kaderine gülebiliyordu... Sende hep gül teyzeciğim,kaderin o temiz yüzün gibi berrak ve cömert olsun. Dilerim bir başka pazar başka bir güneşin altında yine görüşürüz. Allah ömür verirse...

3 Kasım 2012 Cumartesi

Sessiz Dost

2002 Ağustos ayında tanıştım onunla.İki katlı evimizin bahçesinde deli gibi kuduruyordu.Dişleri daha yeni çıkmış,tırnakları zararsız süt tırnağıydı.İlk görüşte aşık oldum ona.Elim kadar,sarı siyah beyaz renklerin ahenkle dans ettiği,sıcacık bakışlı sokak kedisiydi.Önce etrafa bakındım annesi var mı,acaba emiyor mu,diye.Kucağıma bir atladı atlayış o atlayış.Anneannem ve dedem evde kedi istemediği için onlar uyurken evin koridorunda saklıyor sabah erkenden tekrar bahçeye bırakıyordum.Kış gelince artık koridorda olmazdı,üşürdü minnoşum.Odamda sandalyenin altında yatıyor ,örtünün altında saklanıyordu.Akıllı Colibonum istenmediğini bildiği için evdekilerin sesini duyunca örtünün altına saklanıyordu.Sonra sonra aşkımız ayyuka çıktı.Evlenene kadar her gece yastığımı paylaştım onunla, kışın pamuk gibi sarıp sarmalar ısıtırdı beni. O benim on senedir en Sadık, en sevgi dolu sessiz dostum oldu.Bazen herşeyi anlatamadığınız zamanlar olur ya,eğer evde evcil bir hayvanınız varsa rahatlıkla anlatabilirsiniz .Sizi dinler,acılarınızı,ağrılarınızı hisseder.Sizin ona verdiğiniz sevginin çok daha fazlasını o size verir. Sevgi dolu dostum şimdi çok hasta.Her gün veterinere gidip akşama kadar serum alıyor.günlerdir kolunda damar açıcı iğne var ve gıkı çıkmıyor.Dayanıyor biliyorum.Benim için mücadele ediyor.Satırları doldururken gözyaşım deftere akıyor,boğazım günlerdir düğümlü yutkunamıyorum ve bunca acımın içinde insanların o tuhaf sözleri içimi iyice açılıyor.Kedi doktora mı gider,kedi için ağlanır mı vs.vs...Saçma sapan duygusuz cümleler.Evet kediyi doktora götürüyor, kedi için hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.Çünkü seviyorum.Allah bir tek insanı yaratmamış artık bunu anlayalım.Her canlıyı seviyorum,doğada yaşamaları için saygı duyuyor,elimden geldiğince yardım ediyorum.Ben gibi onlarda nefes alıyor,hisleri,nefisleri var.Daha fazla nefes alsın,daha fazla benimle kalsın diye,acı çekmesin diye çaba sarfediyorum.Çünkü onu çok seviyorum,sağlıkla kucağıma atlayacağı günü iple çekiyorum.Herşeye lafım çoktur ama o kadar acı dolu ki içim kalemim bile kitleniyor.Elimden gelen dua etmek.Beni sakın bırakma Conim,daha kal benimle.Ben yine sana sırlarımı anlatayım sen sabırla dinle beni.Umudum çok.Sen bir iyileş bütün mamalar feda olsun sana güzel kızım .

31 Ekim 2012 Çarşamba

Günaydın istanbul...Sehir uzun zamandan beri bu kadar güzel kokmamıştı burnuma.Hem cok telaşlı hemde çok heyecanlı bir sehire her sabah tutkuyla uyanmak aşkların en güzeli.Bende sen gibi çok heyecanlıyım,yeni bir şey yapmanın heyecanı karnımda geziniyor.Sancılıyım,sabırsızım..Kelimelerle dans etmek oyunlar oynamak ,yaşamak istediğimiz hayatı satır aralarında şekillendirmek ,öfkemizi kağıda kusmak aslında terapi.Travmalar sonrası karalanan satırlar,genç kız iken tutulan günlükler.Hayat aslında hep bir anlatım.Bazen kağıda bazen güçlü bir dosta.Ben hep ilkini seçtim çünkü ona daha çok güvendim .Beni yarı yolda bırakmayan sırdaşım şimdi aşkla yaptığım işime dönüştü.Sabırla atılan adımların,sonsuz hayal kurmanın ve evrene hersey için teşekkür etmenin erdemini yaşıyorum.Teşekkür ederim .Bu hayatı yaşama şansını bana verdiği için Yaradana , sonsuz sevgisi ile beni sarıp sarmalayan anneme, en güzel anılarımın kahramanı anneanneme ve beni her zaman destekleyen en iyi arkadasım eşime sonsuz teşekkürler....Yeni yaşımı yaşamama günler kala aldığım en güzel armağan.Şimdi bana düşen ,armağanımın o süslü renkli kağıdını her gün yeniden açmarmış gibi aynı heyecan ve aşk ile yaşamak...